Ankara Kalesi’nin tarihi Ankara şehrinin tarihi ile bire bir aynıdır. Efsaneye göre bütün mesele Frig Kralı Midas’ın rüyası ile başlar. Günümüzde Ankara’nın Polatlı ilçesinde yaklaşık 28 km uzaklıkta bulunan Antik Gordion şehrinde bulunan Frig Kralı Midas bir gece rüyasında bir sesin ona Topraklarında hemen bir gemi çapası aramasını ve çapanın bulunduğu yere şehir kurmasını, bu şehrin ona mutluluk getireceğini söylediğini görür. Midas bunun üzerine şehirde tüm adamlarına çapa aramasını emreder ve günümüzde Ankara Kalesinin bulunduğu noktada çağa bulunur. Midas çapanın bulunduğu yere şehir kurar ve ismini gemi çapası anlamına gelen “Anker” ve ya “Ankira” ismini verir.

Ankara Kalesi Tarihi

Ankara’nın tarihi 3 bin yıl öncesine dayanır. Anadolu’da günümüzde varolan şehirlerin yanında tarihte bilinen binlerce şehir unutulmuş terk edilmiş ve arkeolojik kazılara konu olmuş halde durur. Ancak Ankara tüm zamanlara ayak uydurmuş ve ayakta kalmıştır. Bunun en büyük sebebinin Ankara Kalesi’nin sağlam zeminlerde kurulması ve onlarca yıl ayakta kalabilmesi olmuştur. Kale şehirin tüm taraflardan koruyup büyümesine destek olmuştur.

Günümüzde şehir Batı’ya doğru kaysada ve Ankara Kalesi askeri önemini yitirsede Kale içince ve etrafında yaşam hala devam etmektedir. Diğer şehirlerde bulunan kalelerden faklı olarak içerisinde yaşamın devam ettiği Ankara Kalesi içinde yaşayan insanlar için kendine özgü sosyoloji gerçekliği olan cemaat tanımı yapılmıştır.

Ankara, Roma İmparatorluğu döneminde ticari ve askeri açıdan oldukça önemli bir merkez haline gelir ve M.Ö. 2. yüzyılda yapılan yollar kentin önemini daha da artırır.

Ankara, Roma İmparatoru Hadrianus dönemi sonunda M.S. 138’de, Phylai (füle) adı verilen ve şehir halkını sınıflara ayıran 12 kısımdan oluşurdu. Bu füleler, Ankara Kalesi ve eteklerinde yerleşmiş olup, Ankara’nın en eski mahalleleri olarak bilinir. Ankara 1354 yılında Türk topraklarına katılmıştır.

Ankara Kalesi Hakkında Bilgi

Ankara Kalesi Ankara’nın Altındağ ilçesi içerisinde bulunur. Bugün kale içindeki değişik dönemlerden kalmış birçok eski Ankara Evi bulunmaktadır. Kaleiçi Mahallesi’nde bulunan eski Ankara evleri, sur duvarları ile çevrili dar ve dik bir alanda konumlandıkları için, planları dar alanlardan en çok faydalanmayı gözeterek yapılmış. İki ya da üç katlı olarak ahşap, kerpiç ve tuğladan inşa edilmişler. Arazi yapısının düz olmaması, alt kat planlarının da düzgün olmamasına yol açmış, ama üst katlar cumba tipindeki çıkıntılarla düzgün bir plana kavuşturulmuş.

Alt katlar kışlık olarak, kalın duvarlı ve küçük pencereli yapılmış, üst katlar ise yazlık olarak ince duvarlı ve havadar yapılmış. Geniş saçaklar ve “Cihannüma” denilen yazlık odalar Ankara evlerinin belirleyici özelliklerinden. Ahşap tavan süslemelerinde geometrik kompozisyonlar kullanılmıştır. Bazıları çeşitli hizmetlerde kullanılmaktadır. 17.yüzyılın ortasına doğru, 1640 yılında Ankara’ ya gelen Evliya Çelebi, kenti ve kentteki yaşamı ayrıntılı biçimde anlatmaktadır.

Evliya Çelebi önce ünlü Ankara Kalesinden söz eder. “Ankara’nın yüksek bir dağın tepesine dört kat beyaz taştan yapılmış sağlam bir kalesi vardır. Kale iç içe üç kat surlarla çevrilidir. İç kalenin çevresi kayalıktır. Bu yalçın kayalardan kaleye tırmanmak çok zordur. İç kalede topları çeşitli silahlar, cephane ve 600 ev bulunur. İç Kale aşağılarda ikinci sıra surlarla çevrilidir. Dağın eteklerinde ise üçüncü sıra dış surlar yer alır. Bu dış surlarla tüm kent güvenlik altına alınmıştır.”

Kale, İncesu Çayı ve Çubuk Çayı’nın buluştuğu ovanın doğusunda, Bentderesi’nin (Hatip Çayı) yanındaki tepededir. Ankara Kalesi’nin duvarları ve burçları insanı her zaman şaşırtır. Duvar dibi gezintileri adeta açık hava müzesi gibidir. Kalenin kuzey ve doğu duvarları ortaktır. Kale duvarları farklı yönlerden bakıldığında farklı görünür; batıdan ve güneyden bakıldığında iki kat duvar, doğudan bakıldığında ise tek kat duvar görünür.